SAHİPSİZ HAYVANLARIN ÖLÜM FERMANI OLAN YASA TEKLİFİ DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR

9586

12.07.2024 tarihinde AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler tarafından yapılan basın açıklamasında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda 17 maddelik değişiklik öngören yasa teklifinin detayları açıklanmıştır. Söz konusu değişiklik ile Kanunun sistematiği alaşağı edilmekte, tüm sahipsiz hayvanların (kedi, köpek, vb.) yerel yönetimlerce toplanarak, “kamu güvenliği, anatomisi bozuk hayvan“gibi ucu açık ifadelerle “ötanazi” adı altında öldürülmesi yetkisi verilmektedir.

Her şeyden önce, teklifin bu şekilde yasalaşması halinde ülkemiz tarihinde görülmemiş bir evcil hayvan katliamı yaşanacağını; sivil toplum örgütleri dışlanarak Meclis’te araştırma komisyonu dahi kurulmadan tepeden inme bir şekilde hazırlanan, akla, mantığa ve vicdana sığmayan bu teklifi asla kabul etmediğimizi, tarihsel sorumluluğumuz gereği ifade etmek zorundayız.

Yasa teklifi ve ilgili basın açıklamasındaki beyanatları da dikkate alarak; başta teklifi hazırlayan iktidar partisine, teklifin görüşüleceği TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyelerine ve teklifi oylayacak olan tüm milletvekillerine soruyoruz:

1- 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Kanunun esas aldığı popülasyon kontrol programı olan TNR (Trap-Neuter-Return / Yakala-Kısırlaştır-Bırak) yöntemi neden 20 yıldır uygulanmamış, etkin bir uygulama için görevini yerine getirmeyen yerel yönetim (belediye) yetkililerine yaptırım getirilmesi taleplerimiz neden yıllarca göz ardı edilmiştir? Hiç uygulanmamış olan kısırlaştırma yönteminin başarısız olduğu nasıl iddia edilebilir?

2- Kısırlaştırma yönteminin çevre ve insan sağlığı açısından en uygun çözüm olduğu, 2019 yılında tüm partilerin oybirliği ile yayımladığı “TBMM Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu”nda da ifade edilmişken neden şimdi terk edilmekte; onun yerine milyonlarca hayvanın (teklifte kedi-köpek ayrımı bulunmamaktadır) katledilmesine yol açacak bir ölüm döngüsü hangi gerekçeyle kanunlaştırılmaktadır?

3- Kanunun yürürlük tarihinden bu yana 20 yıldır tüm belediye sayısının yüzde 10’u kadar bile bakımevi kurulmamışken; mevcut az sayıdaki bakımevleri dahi mevzuatta öngörülen asgari şartları taşımak bir yana, hayvanların çoğu zaman aç susuz bırakıldığı, türlü eziyetlere maruz bırakıldığı ve hatta öldürüldüğü yerler olarak karşımıza çıkmakta iken, sayısı 3-4 milyon olarak açıklanan tüm sahipsiz köpekler için “nitelikli yaşam alanı” nasıl sağlanacaktır? Teklifi hazırlayanların övünerek gösterdiği, kürekle öldürme vakasının yaşandığı Konya Büyükşehir Belediyesi barınağının içler acısı hali ortada iken, “kaliteli, nitelikli yaşam alanı”ndan kastedilen nedir?

4- Belediyelere hayvan bakımevleri kurmaları ve kısırlaştırma yapmaları için ayrılan bütçenin kullanımı bugüne kadar denetlenmiş midir?

5- Görevlerini yerine getirmeyen ve hatta hayvanların sistematik şekilde eziyet gördüğü anlaşılan bakımevlerine sahip belediye yetkililerine bugüne kadar tek bir yaptırım uygulanmamışken, teklif ile öngörülen toplama ve öldürme görevini yerine getirmeyen yetkililere hapis cezası uygulanması adil midir? Ezcümle, bugüne kadar binlerce hayvana yönelik şiddet ve öldürme vakası cezasız bırakılmışken, şimdi “öldürmemek” eyleminin cezalandırılması hangi hukuki ve etik değerle bağdaşmaktadır?

6- Teklif ile belediye yetkililerine uygulanması öngörülen yaptırımlar, mevcut Kanun gereği kısırlaştırma ve mevzuatta detayları yer alan geçici bakımevlerini kurma görevlerini yerine getirmeyen yetkililere hali hazırda neden uygulanmamaktadır?

7- Konu hakkında bilimsel çalışmaları da olan uzman veteriner hekimler, etkin uygulanacak kısırlaştırma seferberliği ile 2 yıl içinde popülasyon kontrolünün sağlanacağını vurguladığı halde, neden toplama ve öldürme eylemini yerine getirmesi için bakımevi kuracak belediyelere 2028 yılına kadar süre verilmektedir? Yaşatmaktan yana olan bir çözüme bunun yarısı kadar bir süre tanınmaması hangi akla ve vicdana sığmaktadır? Hayvanların yaşam hakkı ve refahı bu kadar değersiz midir?

8- Kanunun yürürlüğünden bu yana ortalaması alındığında yıllık 40 adet kısırlaştırma yapmış olan belediyelerin, yasa teklifi ile kurmaları öngörülen ameliyathanelerin anlamı nedir? Ameliyathanelerin, hayvanların kısırlaştırılması için mi yoksa ötanazisi/öldürülmesi için mi kurulması öngörülmektedir?

9- Trafik kazalarına neden olduğu ya da fazla sayıda bir araya gelerek tehlike yarattığı belirtilen sahipsiz köpeklerin, şehirden uzak yerlere, otobanlara, açık arazilere belediyeler tarafından açlık ve susuzluğa terk edildiğinin, dolayısıyla hem insana hem hayvana yönelik bu risklerin kamu kurumları nezdinde yaşatıldığının farkına varılmamış mıdır?

10- Amaç gerçekten sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrol altına alınması ise, popülasyon en büyük kaynaklarından olan üretim, satış ve ithalat yasağına dair bir değişiklik neden yasa teklifinde bulunmamaktadır?

11- Amaç gerçekten hayvan sahiplenmelerini artırmak ise, apartman ve site yönetim planlarının pek çoğunda bulunan ve sahiplenme önünde ciddi engel teşkil eden, “bağımsız bölümlerde evcil hayvan beslenemeyeceği“ne dair hükümlerin geçersizliğine yönelik bir düzenleme neden getirilmemektedir?

12- Sahipli hayvan ve yaban hayvanları dahil, hayvan kaynaklı ısırık, çizikler üzerine sağlık kurumları tarafından kuduz aşısı yapılması zorunludur. Dolayısıyla son 2 yılda arttığı belirtilen oran kuduz vakası oranı değil, herhangi bir hayvan teması nedeniyle hastaneye başvuran insan sayısıdır. Tam aksine son 5 yılda özellikle büyükşehirlerdeki kuduz vakaları ciddi oranda azalmış iken, ötanazi yani öldürme temelli yasa teklifini meşrulaştırmak adına kuduz vakalarının arttığı izlenimini vermek kamuoyunu yanlış yönlendirmek değil midir?

13- Dünya Sağlık Örgütü’nün, kırsalı bol ve şehir merkeziyle iç içe olan ülkelerde, gerek ekolojik denge gerekse insan ve çevre sağlığı açısından yaban hayatı ve insanlar arasında bariyer olan sokak hayvanlarının yok edilmesini, yaban hayatının şehirlere kayması ve ekolojik dengenin bozulmasına yol açacağını öngören görüşleri hangi bilimsel gerekçeyle göz ardı edilmektedir?

Yukarıdaki soruları çoğaltmak mümkündür. Zira söz konusu yasa teklifi çözüm değil, geri dönüşü olmayan hayvan katliamları ile altından kalkılamayacak çok büyük sorunlar doğuracaktır. Oysa yaşatarak ve birlikte çalışarak çözüm mümkündür. Bu tarihi noktada tüm milletvekillerinin akıl ve vicdanına sesleniyor, sahipsiz hayvanların ölüm fermanı olan yasa teklifinin derhal geri çekilmesini talep ediyoruz.

Saygılarımızla.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU