“Savunmanın Bağımsızlığı ve Hukuka Saygı” Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. R. Erinç Sağkan'ın Anıtpark’ta yaptığı basın açıklaması metni
Kıymetli Meslektaşlarım, Kıymetli Yol Arkadaşlarım,
Bu güzel ülkenin dört bir yanından yola çıkıp burada, Başkent’te, Cumhuriyetimizin kalbinde buluşan; sabahın ilk ışıklarıyla cübbesini omuzlayan, hakkı, hukuku ve adaleti savunmak için yola koyulan; burada olan ya da fiziken burada olamasa da yüreğiyle, zihniyle aramızda bulunan tüm meslektaşlarımı saygıyla, sevgiyle ve ortak mücadelemizin coşkusuyla selamlıyorum!
Bugün yalnızca 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla düzenlediğimiz bir yürüyüşte değil; savunma mesleğinin onurunu ve toplumsal sorumluluğunu birlikte haykıracağımız bir dönüm noktasında bir araya geldik.
5 Nisan Avukatlar Günü’nde, mesleğimizin onurunu ve hukuk devletinin temel ilkelerini savunma kararlılığımızın altını bir kez daha çiziyoruz. Avukatlar, yalnızca bireylerin haklarını değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, adil yargılanma hakkını ve demokratik toplum düzenini koruma sorumluluğunu taşıyorlar. Hukuk devleti ilkesinin aşındığı, yargının bağımsızlığının zedelendiği ve savunma makamının sistematik biçimde baskı altına alınmaya çalışıldığı, avukatlık mesleğinin icrasını zorlaştıran hukuki, ekonomik ve sosyal engellerin giderek arttığı bir ortamda; savunma hakkını, meslek örgütlerimizin bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü koruma sorumluluğuyla hareket ediyoruz.
Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü… Aynı zamanda, yalnızca ülkemizin değil, dünyanın sayı bakımından en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosunun da kuruluş yıldönümü... Ancak ne yazık ki, 147 yıllık bu köklü kurumun seçilmiş yönetimi bugün hukukla değil; haksızlıkla mesnetsiz iddialarla, hukuka aykırı yargı kararlarıyla görevinden uzaklaştırılmak isteniyor.
İstanbul Barosu, istibdada da işgal mahkemelerine de karşı duruş göstermiş, darbe dönemlerinde hukukun onurunu ayakta tutmuş; bu halkın yüz yıllık bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde adaletin taşıyıcısı olmuştur. Bugün, böylesine köklü bir meslek örgütüne yönelen müdahale, yalnızca bir kuruma değil, İstanbul Barosu üyesi on binlerce meslektaşımızın iradesine ve avukatlık mesleğinin özüne dönük bir tehdit niteliği taşımaktadır.
Şunu açıkça ifade ediyoruz: Baroları susturulmak istenen bir ülkede, savunmanın sesi bastırılmak isteniyor demektir. Ama biz buradayız; meslek örgütümüze, mesleğimizin onuruna ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkıyoruz. Ve biliyoruz: Bu ses, susturulamaz!
Artık 5 Nisan, bu ülkenin avukatları için yalnızca bir kutlama günü değildir. Bu tarih, adaletin yalnız bırakıldığı her anı hatırlatan; suskunluk dayatıldığında yükselen sesin, geri adım istenildiğinde öne çıkan iradenin günüdür. 5 Nisan Avukatlar Günü yalnızca bir meslek günü değil, bu ülkede adalet için mücadele eden herkesin günüdür. Bugün yalnızca cübbemizi taşımakla yetinmediğimiz; aynı zamanda onun altındaki acıyı, öfkeyi ve umudu birlikte dile getirdiğimiz, bastırılan umutları, ertelenen adaleti yeniden haykırdığımız bir gündür.
Bugün birlikte attığımız her adım, hukuk devleti ilkesine yönelen tehditlere karşı bir hatırlatma, bir uyarı ve sarsılmaz bir duruştur. Ve bugün burada olmak; “Savunma susmadı, susmayacak!” deme kararlılığımızın ifadesidir. Buradaki bu buluşma yalnızca fiziki bir toplanma değil; geçmişten geleceğe devrolan hafızanın hâmilliği, içinde bulunduğumuz dönemin şahitliği ve tarihe düşülen bir nottur!
*
Hukukun araçsallaştığı, hukuksuzluğun ise olağanlaştığı bir dönemdeyiz. Ülke çapında milyonlarca seçmenin iradesinin yok sayıldığı; seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiği; anayasal haklarını kullanmak isteyen gençlerin, üniversitelilerin yalnızca bedenlerine değil gelecek umutlarına da yönelmiş bir şiddetle karşı karşıya bırakıldığı günlerdeyiz.
Hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını ihlal eden, yürütmenin yargı süreçlerine doğrudan müdahale ettiği duygusunu güçlendiren hukuka aykırı çok sayıda uygulamaya tanıklık ediyoruz. Bu süreçte doğrudan siyasi sonuçlar yaratan işlemleri nedeniyle, yargının siyasi saiklerle hareket etmeye zorlandığı izlenimi doğuran; kişilerin ve avukatların ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi anayasal haklarını açıkça ihlal eden gelişmeler yaşanıyor. Mahkemelerin, hukukun temel ilkelerine ve yerleşik içtihada aykırı şekilde verdiği kararlar, yurttaşların hukuka olan güvenini derinden sarsıyor.
Mahkeme salonlarında artık adaletin sesi değil, suskunluğu yankılanıyor. Haksız tutuklamalar, istisnalar değil, sistemli bir hukuksuzluğun ifadesi hâline gelmiş durumda. Hukuka aykırı tutuklamalar nedeniyle yüzlerce genç, geçtiğimiz bayram sabahına ailelerinden, özgürlüklerinden mahrum bir biçimde uyanmak zorunda kaldı.
Her yerde söylüyoruz: Bu ülkede, anayasal haklarını kullandıkları için müdahaleye uğrayan gençlerin, öğrencilerin, yurttaşların yalnız olmadıklarını hissettiren avukatlar var! Bugün bir kez daha görüyoruz ki, avukatlık yalnızca bir meslek değil; hukukun, hak ve özgürlüklerin, adaletin sesi olma sorumluluğudur. Çünkü hakları ihlal edilen mağdurların talepleri bizim için yalnızca hukuki bir vaka değil, adalete erişim hakkını gerçeğe dönüştürme sorumluluğumuzu hatırlatan bir yardım çağrısıdır.
Değerli Meslektaşlarım,
Avukatlık yalnızca bir meslek değil, bir adanmışlıktır. Her gün yeniden kurulan bir sorumluluk, her duruşmada yeniden hatırlanan bir ilkedir. Cübbemizin düğmesiz oluşu, hiçbir otoriteye boyun eğmeyeceğimizin; cepsiz oluşu ise hiç kimseden hiçbir makamdan menfaat beklemeyeceğimizin simgesidir.
Bizler, yalnızca hukukun temsilcisi değil, aynı zamanda vicdanın da taşıyıcılarıyız. Ve şimdiye kadar hiçbir güç bu vicdanı susturamadı, susturamayacak. Ne Gümüşhane Baro Başkanımız Ali Günday’ı ne de dört ayaklı minare altında Diyarbakır Baro Başkanımız Tahir Elçi’yi katlettiklerinde sindik… Susmadık, korkmadık, biat etmedik, itaat etmedik.
Üç yılı geride bırakan yönetim dönemimizde üçüncü kez Türkiye Barolar Birliği ve Barolarımızın ortak çağrısıyla yürüyoruz: Meslektaşımız Can Atalay hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararına uyulmadığında hukuka saygı için, 27 Nisan Büyük Avukat Mitinginde savunmanın bağımsızlığı için yürüdük; bugün yaşanan hukuksuzluklara ve mesleğimizin sıkıştırılmaya çalışıldığı kaosa karşı da “savunmanın bağımsızlığı ve hukuka saygı” ana başlığıyla yürüyoruz.
Bugün yalnızca mesleğimizin onuru için değil, aynı zamanda mesleğini onuruyla sürdürmenin mücadelesini veren binlerce meslektaşımız için buradayız.
Buradayız çünkü;
Bugün genç avukatlar, büyük hayallerle girdikleri bu meslekte ayakta kalma mücadelesi veriyor.
Meslektaşlarımız, her sabaha ekonomik kaygılarla uyanıyor.
Stajyer avukatlar, kamu kaynaklarının adil dağılımıyla hazineden ücret almaları gerekirken, ekonomik bağımlılık zincirine mahkûm ediliyor.
Adli yardım dosyaları için verilen emek, aylar sonra ödenen ücretlerle değersizleştiriliyor.
Meslektaşlarımızın CMK görevlendirmeleri kapsamında hak ettikleri kanuni vekalet ücretleri ödenmiyor.
Avukatlar kollukta, adliyede, mahkemede, sokakta, bürosunda hatta evinde şiddete uğruyor, öldürülüyor.
Adliyelerin gerçek sahipleri olan avukatlar, adliye binalarında hâkim ve savcılardan farklı muamelelere maruz bırakılıyor.
Buradayız! Çünkü bu mesleği itibarsızlaştırmak isteyenlere karşı, sadece mesleğimizi değil bu ülkenin geleceğini savunuyoruz.
Çünkü biliyoruz ki, bu meslek itibarsızlaştırıldığında yalnızca avukatlar değil; katledilen kadınlar, istismara uğrayan çocuklar, iş cinayetlerinde öldürülen işçiler, düşünce ve fikir özgürlüğü ihlal edilen gazeteciler, akademisyenler, yani yurttaşlar susturulur.
Bugün burada yükselen ses, yalnızca Ankara’nın sokaklarında değil; Türkiye’nin dört bir yanında yankılanan bir haykırıştır. Buradan yükselen irade yalnızca bir meslek grubunun değil, adaletin, demokrasinin, hak ve özgürlüklerin iradesidir.
Bu iradeyi her şehirde, her ilçede, her adliye koridorunda haykırmaya ve yaşatmaya hazırız.
Biz susmayız, sesi kesilmek istenenin sesi oluruz. Hiçbir yurttaşı savunmasız, hiçbir meslektaşımızı yalnız bırakmayız!
Bugün, hakkı savunanların ortak sesini yükseltiyoruz:
• Hukuk fakülteleri, sayının değil niteliğin esas alındığı, liyakatle şekillenen eğitim kurumları olmalıdır. Kontenjanlar planlı biçimde azaltılmalı, etik ve yetkinlik ön planda tutulmalıdır!
• Avukatlık stajı, bir bekleme süreci değil; meslektaşlarımızın sosyal ve mali güvencelerle desteklendiği ve onları mesleğe hazırlayan güçlü eğitim süreci olarak görülmelidir.
• Avukata yönelik şiddet, bireye değil; doğrudan adalete yönelmiş bir saldırıdır. Bu saldırı karşısında özel koruma tedbirleri uygulanmalı, failler etkin biçimde cezalandırılmalıdır!
• CMK ücretleri, yalnızca bir meslek hakkı değil; bir avukatın onuruyla yaşayabilmesi için temel bir güvencedir. Savunma hakkı, yoksulluk sınırına mahkûm edilemez!
• Kamu avukatları, yargının asli unsurlarındandır. Özlük hakları korunmalı, mesleki bağımsızlıkları güçlendirilmeli, statü eşitsizlikleri giderilmelidir!
• Genç avukatların ekonomik baskı altında ezildiği, bağlı çalışan avukatların sömürüldüğü, kadın avukatların ise çok boyutlu ayrımcılığa uğradığı bir yapıya sessiz kalamayız! Mesleğimizin her alanında güvenceli, eşit ve adil çalışma koşulları sağlanmalıdır!
Bugün bu çağrı yalnızca bir talep listesi değildir. Bu çağrı, savunmayı güçsüzleştirmek isteyen eğilimlere karşı mesleki kararlılığımızın ifadesidir. Bu çağrı, kurduğumuz her cümlede adaleti yeniden var etme irademizin sesidir.
Avukat varsa umut; savunma varsa adalet vardır!
Değerli Meslektaşlarım, Yol Arkadaşlarım,
Bu meydandan yükselen ses, yalnızca avukatların değil, adaletin ve hakkaniyetin sesidir. Biz burada sadece kendi haklarımız için değil, bu ülkede nefessiz bırakılmaya çalışılan her ses, bastırılmak istenen her itiraz, susturulmak istenen her vicdan için bir aradayız! Çünkü biz avukatlar biliriz ki, adaletin olmadığı bir ülkede hiçbir yurttaş kendini güvende hissedemez.
Bu yürüyüş, savunmanın yalnızca mahkeme salonlarında değil, hayatın içinde, yurttaşın adalet arayışında da var olduğunu gösteren bir iradenin ifadesidir. Attığımız her adım, yalnızca bugünün değil, mesleğimizin ve hukukun geleceği içindir. Hukuksuzluk karşısında susmayan her ses, yalnızca bugünü değil, yarını da savunmaktadır. Adaletin tek bir güvencesi var; o da adaleti savunmaya hazır olanların kararlılığıdır.
Biz avukatlar, yalnızca hak arayanların değil, hukukun ve adaletin de teminatıyız. Bugün burada toplanan irade, sadece meslek onurumuzu değil, yurttaşın haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunmanın iradesidir. Hiçbir güç, bu iradeyi teslim alamaz!
Savunma susmaz! Savunma durmaz! Savunma boyun eğmez!
Haber ile ilgili Görseller
