Plaket Töreni Açış Konuşması

43175

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI AV.V.AHSEN COŞAR’IN, “MESLEKTE 40.VE 50.YILINI DOLDURAN AVUKATLAR PLAKET TÖRENİ”NİN AÇILIŞINDA YAPTIĞI KONUŞMA

Sevgili Üstatlarım,

Sevgili Meslektaşlarım,

Değerli Konuklar,

Sizleri, Türkiye Barolar Birliği adına, Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım adına, kendi adıma sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Zaman denen tren işte geçti;
Ama o ağır demir raylar kaldı;
Geçip gitse de uğultusu trenlerin,
Alnından düşen o soylu ter duruyor Hoca’nın.
O trende birlikte çok yolculuk ettik,
Bana yollar gösterdi;
Kırları, pusudaki tepeleri;
Kale burçlarını, hikmet burçlarını, limanlarını şiirin,
Deniz fenerlerini.

Bu dizeler şiirimizin ustalarından Gülten Akın’a ait.

Meslekte 40 yılını, 50 yılını tamamlayan sizler, tam da Gülten Akın’ın ifade ettiği gibi bize “yollar gösterdiniz, kırları, pusudaki tepeleri, kale burçlarını, hikmet burçlarını, limanlarını şiirin, deniz fenerlerini” gösterdiniz. Mesleğimizin soylu çınar ağaçları olan sizler dün olduğu gibi yarın ve yarınlarda bize yollar göstermeye, hayatın ve mesleğimizin kırlarını, pusudaki tepelerini, kale burçlarını, hikmet burçlarını, limanlarını şiirin, deniz fenerlerini göstermeye devam edeceksiniz. Zira bizim bunları görmeye ihtiyacımız var,  sizlere ihtiyacımız var.     
 
“Sefiller’de bağımsız genç bir adamın gelişimini anlatan Victor Hugo şöyle diyor : “&S230; pek çok zenginin sahip olmadığı bu iki zenginliği ona vermiş olduğu için o, Tanrıya şükretmektedir: kendisine özgürlük veren çalışma ve onur veren düşünce.

Meslekte 40 yılını, 50 yılını geride bırakan sizler, insan olarak, avukat olarak bu iki zenginliğe de sahip olan üstatlarımızsınız. Sizler, bu iki zenginliğe sahip olabilmek için az emek vermediniz.

Öğrenmekle, öğretmekle geçen, kimi zirveleri görebilmek için tırmanmakla geçen, bir gelecek inşa etmek çabası ile geçen, arayışlarla, umutlarla, insanları ve yaşamı tanımaya çalışmakla, kitapları okumakla geçen, her zaman elinizden gelenin en iyisini yapma çabasıyla geçen, anlamlı ya da anlamsız olaylarla, mutlu ve mutsuz anlarla geçen, başarılarla, başarısızlıklarla geçen, kimi zaman kendi düşünüzü yaşayarak, kimi zaman kendinize biçtiğiniz, kimi zaman da başkalarının size biçtiği rolü oynayarak geçen, hayatta olma mucizesinin değerini bilerek, hayatı kucaklayarak geçen, bütün bunları yaparken yaşamın kimi güzelliklerini ıskalamakla, umutları, beklentileri ertelemekle geçen 40 uzun yıl, 50 uzun yıl.

Bugünü, bir daha asla tekrarlanmayacak olan bu anı yaşamak ve sizlerle paylaşmak için, her gün üzerinde konuştuğumuz, tartıştığımız hukuka dair, avukatlığa dair, baroya dair, siyasete dair şeyler üzerinde konuşmak istemediğim için, bitmeyeceğini iyi bildiğim dışarıdaki gürültü patırtı ile değil de, içimde yükselen ve beni hiç rahatsız etmeyen seslerle ilgili olduğum için, bunlarla ilgili olarak zihnimin ürettiği duygu çöplerinden kurtulmak için böyle bir giriş yaptım. 

Gündelik yaşamımda bana kendimi iyi hissetmeyi öğreten Leo Buscoglua’dan kısmen ödünç aldığım, kısmen de kendi kattığım duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşarak konuşmamı sürdüreceğim.

Değerli Üstatlarım,

Şikayet etme hakkımız saklı kalsın, yine ederiz. Ama bugün teşekkür edelim. Zira hayatın kendisi olsun, mesleğimiz olsun, ülkemiz olsun, Cumhuriyetimiz olsun bize, teşekkür edecek çok şeyler vermiştir.

En başta, yaşıyor olmanın ayrıcalığı. Her sabah, bir başına yaşam olan yeni bir gün için uyanmak. O günü hevesle yaşamak, kendimiz için, başkaları için bir şeyler yapmak isteği duymak.

Bizimle aynı görüşte olanlar. Elimizden tutup büyümemize yardımcı olanlar, bizi destekleyenler, bize mücadele gücü ve isteği verenler.

Muhalifler. Farklı görüşleri öğrenmemize, değişik açıları görmemize olanak sağlayan karşıt görüşte olanlar.

Dostlar. Farkında olmadan yanımızda buluverdiğimiz, bize yalnız olmadığımızı anlatan, bize kendimizi hatırlatan dostlar. İdeallerimizi, sevinçlerimizi, geçmişimizi, üzüntülerimizi paylaşan, bizi dinleyen, bizi anlayan ve önemseyen, huzur veren, nasihat veren, omuz veren, hem seven ve hem de sevilen o eşsiz insanlar.

Olmaz olan şeyleri olur hale getiren, umudu canlı tutan, yaşama gülerek bakmamızı sağlayan iyimserler.

Bizi dengede tutan pragmatistler.

Bize iyiliğin ne olduğunu öğreten kötüler.

Hayallerimizi canlı tutan romantikler. 

Gelecek. Bizi dünyanın ve insanlığın sorunlarını çözmeye götüreceğini umduğumuz, açlığı da, savaşı da, korkuyu da, kuşkuyu da, yalnızlığı da yenmemizi sağlayacak olan o ilerleme denilen şey.

Geçmiş. Her şeyin eskiden nasıl olduğunu anlatan anılar. Her şeyin sürekli olduğu, birbirimize, birbirimizle konuşmaya zaman ayırdığımız, televizyonun, internetin, mobil telefonun olmadığı o günler. 

Sağlık. Zihinsel ve fiziksel yeterliliğimiz. Engelli olmadığımızı bilmenin verdiği eşsiz duygu.

Ailemiz. Riske girmemizi, başarısız olsak da yolumuza devam etmemizi sağlayan, bağışlayan, destekleyen, karşılık beklemeden bize her şeylerini veren insanlar.

Ülkemiz. Özgürce tapınabildiğimiz, konuşabildiğimiz, bizi yönetecek olanları seçtiğimiz, dilediğimiz gibi yaşadığımız, kendimizi güvende hissettiğimiz vatanımız. 

Bu duygu ve düşüncelerle meslekteki 40 yılınızı, 50 yılınızı kutlar, sizlere sağlıklı, mutlu, başarılı, güzel günler diler, sevgi ve saygılar sunarım.

Av.V.Ahsen Coşar
Türkiye Barolar Birliği Başkanı
          

Fotoğraflar


Fotoğraf 1

Fotoğraf 2

Fotoğraf 3

Fotoğraf 4

Fotoğraf 5

Fotoğraf 6

Fotoğraf 7

Fotoğraf 8

Fotoğraf 9

Fotoğraf 10

Fotoğraf 11