UNICEF Çalıştay

7154
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI AV.V.AHSEN COŞAR’IN, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ İLE UNICEF’İN 24 KASIM 2011 TARİHİNDE BİRLİKTE DÜZENLEDİKLERİ “BM ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ İLE TÜRK HUKUKMEVZUATININ KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİNİN TANITIMI, ÇOCUK HAKLARINA İLİŞKİN MEVZUATIN SİVİL TOPLUMCA İZLENMESİ VE ANAYASA’DA ÇOCUK HAKLARI” KONULU ÇALIŞTAYIN AÇILIŞINDA YAPTIĞI KONUŞMA

UNICEF’İN Türkiye Temsilcisi Dr.Sayın Ayman Abulaban,
Bitlis ve Elazığ Barolarının Değerli Başkanları,
Barolarımızın Değerli Temsilcileri,
Sivil Toplum Kuruluşlarının Sayın Yönetici ve Temsilcileri,  
Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Konuklar,

Sizleri Türkiye Barolar Birliği adına, Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım adına, kendi adıma sevgi ve saygı ile selamlıyor, bu etkinliği Birliğimizle birlikte düzenledikleri için UNICEF’in Türkiye temsilcisi Dr.Sayın Ayman Abulaban’a, onun şahsında UNICEF’e, toplantının düzenlenmesindeki emek ve katkıları için değerli meslektaşlarımız Sayın Göktan  Koçyıldırım ile Gamze Karaduman'a Türkiye Barolar Birliği adına, kendi adıma en içten teşekkürlerimi sunuyorum.   

Bu vesile ile bundan üç beş gün önce 20 Kasım 2011 günü kutladığımız “Çocuk Hakları Günü”nün tüm dünya çocuklarına iyilikler, güzellikler getirmesini diliyorum.   

Hepinizin bildiği üzere Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile bu temel metni tamamlayan ek sözleşmeler bir bütündür. Gerek bu sözleşme, gerekse ekleri ile uluslararası düzeyde tanınan ve güvence altına alınan Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne Türkiye de taraftır. Buna ve Anayasamızın 90.maddesi hükmüne göre anılan sözleşme ve ekleri iç hukukumuz yönünden de bağlayıcıdır. O nedenle Çocuk Hakları ulusal düzeyde de tanınmış ve güvence altına alınmıştır.

Ana sözleşme ve ekleri ile tüm dünya çocuklarına tanınan haklar, “Yaşama ve Gelişme Hakları”, “Korunma Hakları”, “Katılım Hakları” olmak üzere üç temel başlık altında toplanmıştır.       

Bu haklardan “Yaşama ve Gelişme Hakları”, sadece en temel hak olan yaşama hakkını kapsamakla kalmamakta, aynı zamanda çocukların örgütlenmelerinden toplanmalarına, dinlenmelerine, boş zamanlarını değerlendirmelerine, kültürel etkinliklere katılmalarına ve öğrenmelerine kadar uzanan geniş bir haklar kategorisini içermektedir.

“Korunma hakları”, çocukları, ayrımcılıktan, iş gücü istismarından, uyuşturucudan, cinsel sömürüden, satılma, kaçırılma, fuhşa sürüklenme gibi tehditlerden korumanın yanı sıra savaş ve silahlı çatışmalardan da korumakta, dahası çocukların özel yaşamlarını, isim, kimlik gibi kişilik haklarını, yurttaşlık hakkı başta olmak üzere diğer kamusal haklarını korumaktadır. Bu koruma çocukların yargılanma sürecini de kapsamaktadır.

“Katılım Hakları” ise, çocukların, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve kanaat özgürlüğü ile bunları yayma özgürlüğü gibi bireysel hak ve özgürlüklerini koruma altına almaktadır.

Çocukların bu hak ve özgürlüklerini en geniş biçimde ve hiçbir engelle karşılaşmaksızın kullanabilmeleri için her şeyden önce biz yetişkinlerin, anne ve babaların, öğretmenlerin ve elbette bu hak ve özgürlüklerin öznesi olan çocukların bunları tanıması, iyi bilmesi ve içselleştirmesi zorunludur.

Haklar sadece tanınmak ve bilmek için var olmamakla, asıl önemli olanın hakların kullanılması olmakla, bu konuda ne ölçüde başarılı olduğumuzu anlamak için herhalde her birimizin kendimizi bu konuda sorguya çekmesi, özeleştiri yapması, var ise eksikliklerini gidermesi, yanlışlarını düzeltmesi gerekir.    

Değerli Konuklar,

Türkiye olarak çocuk hakları konusunda çok iyi bir yerde olmadığımızı, çocuklar konusunda hamasetten öte bir şey yapmadığımızı ifade etmek zorundayız. O nedenle anne baba olarak, iktidarı ve muhalefetiyle siyaset kurumu olarak, avukatı, hakimi, savcısıyla yargı olarak çocuğa ve çocukluğa odaklanmak, çocuklara karşı her türlü ayrımcılığın, her türlü ihlalin, başta cinsel istismar olmak üzere her türden istismarın karşısında olmak, bütün bu olumsuzluklarla ciddi biçimde mücadele etmek, çocuklara karşı işlenen suçların önüne geçmek zorundayız.

Bütün bunların yapılabilmesi için çocuklar konusunda toplum düzeyinde bir farkındalık yaratmak, çocukların büyümeleri, birey olarak yetiştirilmeleri, sağlıklarının korunması hususunda var olan eşitsizlikleri ortadan kaldırmak, çocuk hakları temelinde bir çocuk politikası geliştirmek, çocuk dostu bir medya oluşturmak, pozitif hukukumuzu çocuk haklarıyla uyumlu hale getirmek, yeni yapılacak anayasada çocuk hakları konusunda ciddi düzenlemeler yapmak durumundayız.    

Değerli Konuklar,

Doğumun rastlantısallığı içinde, kendilerine sormadan dünyaya getirdiğimiz, hiç hakkımız olmadığı halde, kimi zaman dövdüğümüz, kimi zaman sövdüğümüz, hakları olduğunu ise çoğu zaman düşünmediğimiz çocuklar, bizim çocuklarımız, bizlerden ne istiyor, ne bekliyor?

Bunun yanıtını bilge insan Halil Cibran bakın nasıl veriyor;

“Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen,
Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler,
Ama sizden gelmediler,
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil,
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Onların bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil,
Çünkü ruhlar yarındadır.
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz,
Ama sakın onları kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,
Dün ile de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür,
 Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin.
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar,  
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.”

Değerli Konuklar,

Bir başka bilge, bizim bilgemiz Büyük Atatürk, engin öngörü yeteneği ve vizyonuyla bütün bunları, yani biz yetişkinlerin yay, çocukların ise çok ilerilere atılmış oklar olduklarını, onların, toplumun ve insanlığın geleceği olduğunu bildiği için, Türkiye’yi bir ok gibi ilerilere, çok ilerilere fırlattığı önemli ve anlamlı bir günü, 23 Nisan’ı bayram olarak çocuklara armağan etmiştir.   

"Küçük hanımlar, küçük beyler! diye çocuklara hitap ederek başlıyor Büyük Atatürk ve devam ediyor; “Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sizlersiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz."

Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, bir kez daha sevgi ve saygılarımı sunuyor, bu çalıştayın “Çocuk Hakları” mevzuatımıza daha bir zenginlik katmasını diliyor, emek veren herkese teşekkür ediyorum.     

Av.V.Ahsen Coşar
Türkiye Barolar Birliği Başkanı